Bütün bağımlılıklar, ister madde kullanımı olsun ister madde kullanımı dışı bağımlılık davranışları olsun aynı beyin devrelerini ve beyin kimyasallarını paylaşır. Biyokimyasal düzeyde her türlü bağımlılığın amacı beyinde değişmiş bir fizyolojik durum yaratmaktır. Bu, birçok yolla elde edilebilir, en doğrudan olanı madde (sigara, alkol, uyuşturucu) kullanımı olabilir. Bunun dışında bağımlılık, işkoliklik, yeme, alışveriş, bilgisayar, bedene yönelik takıntılı davranışlar olarak da görülebilir.
Bir bağımlılık asla tamamen “psikolojik” değildir; bütün bağımlılıkların biyolojik bir boyutu vardır. Bağımlılık ve olumsuz çocukluk çağı deneyimleri & travma arasında çok güçlü bir bağlantı vardır. Bessel van der Kolk’ a göre her travma ya da olumsuz çocukluk çağı deneyimi bağımlılığa yol açmayabilir. Ancak neredeyse her bağımlının geçmişinde muhakkak acı verici deneyimler vardır. Yara çok derin ya da acı dayanılmaz olmayabilir hatta tamamen gizlenmiş (unutulmuş) de olabilir – ama oradadır. Erken dönemde yaşanan stres, olumsuz çocukluk çağı deneyimlerin etkileri ya da travma beyinde bağımlılığın hem psikolojisini hem de nörobiyolojisini doğrudan şekillendirir. Dolayısıyla bağımlının bağımlılık yapan davranışta nasıl bir rahatlama bulduğunu ya da rahatlama bulmayı umduğunu anlamadan bağımlılığı anlamak da imkansızdır.
Travma kendini nasıl gösterir? Bu sorunun cevabındaki çeşitliliğine şaşırabilirsiniz…
Travmatik veya olumsuz çocukluk çağı deneyimleri, özgüven yerine beden utancını besler. Bağımlılıklara ve kendine zarar verme davranışlarına neden olabilir; bu açıdan plastik cerrahi ile de bağlantılıdır. Ortak noktaları ve motivasyonu anlamak yine çözüm için yarar sağlayacaktır. Bağımlılık dediğimizde aklımıza pek sık gelmeyen ama travmanın bedene yönelik takıntılı davranışlara ve hatta BDB’ ye yol açabilen etkisi üzerine Dr. Mark Constantian’ın kitabından biraz paylaşım yapmak istiyorum:
Olumsuz çocukluk çağı deneyimleri, Beden Utancı ve Plastik Cerrahi bağımlılığı üzerine çok çarpıcı incelemelerin ve bulguların yer aldığı Dr. Mark B Constantian’ın kitabı Childhood Abuse, Body Shame and Addictive Plastic Surgery beden dismorfik bozukluklarına yeni bir anlayış getiriyor. Dr. Constantian’ın bulguları gösteriyor ki, her tür bağımlılık; bedene yönelik müdahale bağımlılığı ya da estetik cerrahi bağımlılığı dahil olumsuz çocukluk çağı deneyimlerine bağlı toksik utanç ve öz değerini hissetmemekle doğrudan ilişkili. Duygusal ihmal,duygusal istismar, ailede bağımlılık ve ailede ruh sağlığı sorunu: Bedende dismorfik bozukluğu olan kişilerde en yaygın görülen dört olumsuz çocukluk çağı deneyimidir.
Dr. Mark B Constantian’ın bulgularına göre:
- Sürekli eleştirilme, onaylanmama ya da küçümsenme gibi duygusal istismar,
- Çocuğun varlığının ve duygusal ihtiyaçlarının pek umursanmadığı duygusal ihmal,
- bu ilk iki duruma zemin hazırlayabilecek çocuğun büyüdüğü çekirdek ailede ya da birincil bakım verenlerden birinde bağımlılık ve yine çocuğun büyüdüğü ailede ya da birincil bakım verenlerden birinde ruh sağlığı bozukluğu, beden dismorfik bozukluğu olan kişilerde en yaygın görüleren dört olumsuz çocukluk çağı deneyimidir.
Çocuklar çevrelerinde olan biteni anlamak için hikayeler yaratırlar:
“Çok eleştirildim / incitildim/ ihmal edildim ama ben de çok iyi bir çocuk değildim.”
“Annemle babam boşandı, bu biraz benim hatamdı.”
“Babam benim yüzümden çok içerdi…”
Bu hikayelerde ortak payda utancı beslediğinde kişisel anlatı da zamanla “Bende kökten yanlış bir şey var” a dönüşür… Bu derin inanç, duyguyu, davranışı ve gerçekliği şekillendirir. Erken dönemde yaşanan duygusal ya da fiziksel ihmalin ve istismarın sonucu utançtır: “Ben değersizim.” inancını besler. Bu utanç bedene takılırsa kişisel anlatı ve algı: “Görünüşümden dolayı değersizim” olur. Böylece takıntılı kozmetik girişimler, takıntılı egzersiz ve spor, plastik müdahaleler ve hatta hastayı hiçbir zaman tatmin etmeyen obsesif plastik cerrahiye götüren bir dürtü oluşur. Hedefine ulaşmış sağlıklı cerrahi sonuçlarla bile kronik olarak memnuniyetsiz hastaları anlamanın anahtarı, beden utancıdır.
Hayatımı mahvettin! Bir hasta bunu neden cerrahına söyler? “Burada küçük yumru var, düzeltebilir misin?” nasıl olur da “Ailemi, arkadaşlarımı, yaşama sevincimi elimden aldın.” suçlamasına dönüşebilir. Cevap genellikle çocukluk travmasıdır. Konuşan artık yetişkin değil çocuktur. Bu çocukça bir konuşmadır ama yalandan değil. Gözlerine bakarsanız acıyı görebilirsiniz. O acılı döneme geri dönerler. Ameliyat benlik saygısını değiştirmediğinde, çocukluk anılarına geri dönerler, ancak şimdi cerrah fail olmuştur. Bu nedenle BDD ameliyatı başarısız olur. Bu tür ifadeler gerçekte cerrahla ya da sonuçla ilgili değildir. Basitçe hastaların ihtiyaç duyduğu farklı türde bir yardıma işaret eder. Bağımlılıklar, madde kullanımı, bedensel belirtiler (kimsenin nedenini teşhis edemediği ağrılar vb) depresyon, kendini kesme, sınırda kişilik bozukluğu ve şimdi beden dismorfik bozukluğu çocukluk ihmali ve istismarı ile doğrudan bağlantılıdır. Bu sağlık sorunları havadan gelişmez. Bu açıdan çocukluk çağı travması, karşılaştığımız en büyük tanınmayan halk sağlığı sorunudur. Araştırmalar, ameliyattan sonraki mutluluğun büyük ölçüde motivasyona bağlı olduğunu gösteriyor. Beden memnuniyetsizliği olan hastalar kendi değerlerinin farkındadır. Bu grup sadece belirli bir özelliğini sevmez…
Bununla birlikte, beden utancıyla gelen hastalar, görünüşleriyle ilgili bir şey yüzünden “değersiz” olduklarına inanırlar ve ameliyattan sonra nadiren mutlu olurlar. Ameliyat ya da müdahale dürtüsü hiçbir zaman tıbbi değildir; değerli hissetmektir. Beden utancı, beden dismorfik bozukluğunun özüdür. Bu zorlanma ile yaşayan bireylerin ihtiyaç duyduğu şey, beden utancının kaynağını bulmak ve bu travmayı tedavi etmektir. Bedeninizden ya da bedeninizin belirli bir bölümünden utanır mısınız?
Diğer insanların görünüşünüz hakkında ne düşündüğüne endişelenir misiniz?
Aynada kendinize bakmaktan kaçındığınız olur mu ?
Bedeninizi veya bedeninizin belirli bir bölümünü gizlemek istediniz mi?
Pek çok hastanın kendisine sorulmadığı halde sürekli yanıtladığı bu sorular beden utancını gösterir.
“Görünüşümden dolayı kusurluyum.”
“Görünüşümden dolayı değersizim.”
Bu, çocukluk çağı travmasının beden utancı yoluyla plastik cerrahiyle bağlantısıdır. Buradaki ameliyat ya da bedene yönelik müdahale dürtüsünün sebebi deformite ya da kusur değildir; duygusaldır ve bu nedenle ameliyat bunu düzeltemez. BDD, hiçbir zaman bir deformite değildir, bir duygu durum bozukluğudur.
5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserlerini Koruma Kanunu Konusunda Yasal Uyarı: Site içerisinde yer alan orijinal yazılar, derlemeler ve çeviriler Ece Türkmut Dere’ye aittir. Izin almadan ve kaynak göstermeden kopyalanamaz, alıntı yapılamaz.
Bu yazı Ece Türkmut Dere’den izin alınarak paylaşılmıştır.